Merhaba bu yazımda fotoğraf makinelerindeki ilerleyişi biraz ele alalım istedim. Biliyorsunuz ki teknoloji sürekli ilerliyor ve kameralar ve fotoğraf makineleri de hızla değişime uğruyor ve daha iyi performans sağlamak için yarışıyorlar. Bununla beraber şekil de değiştirerek kullanıcıya yaklaşmaya çalışıyorlar. Bazı modeller fonksiyonlarını arttırarak ve koşullara dayanıklı üretilerek kullanıcısını tatmin etmeye çalışırken bazıları ise küçük ve taşınabilir olmaya özen gösteriyor. Bazı modellerse ikisini bir arada sağlamayı hedefliyor. Biz bu gün daha çok ikisini birden hedefleyen aynasız fotoğraf makinelerinden konuşalım istedim bugün.
Aynasız fotoğraf makinelerini anlamak için öncelikle aynalı makinelerin sistemini anlamak ve neden aynanın kaldırıldığını da bilmek gerek diye düşünüyorum. Eskiden dijital sensörler yokken, makinelere film takıldığı dönemlerde netlemeyi yapan bir ayna sistemi vardı. Bu sistem dijital SLR makineler döneminde de hala devam eden gayet hızlı ve tutarlı bir sistem. Ancak mekanik olarak biraz yer kapladığı bir gerçek. Üstelik günümüzde sensörler sayesinde netleme yapan makineler, bir başka deyişle aynasız makineler de sorunsuz netleme yapabilir durumdalar. Bu da bize büyük ölçüde boyut faydası kazandırıyor. Aynı zamanda birçok model de fonksiyonel olarak eksiksiz hale gelmiş durumda. Yani özetle aynasız makine kullanımının çoğalmasının sebepleri bu şekilde.
Bu kulvarda daha çok Sony ismini duyuyoruz. Oldukça önemli ataklar yaparak dünya genelinde büyük bir pazar payı sağladı. Birçok ünlü fotoğrafçının kullanıyor olması da cabası. Çözünürlükleri yüksek fotoğraf ve videolar çekmemizi sağlayarak işimizi oldukça kolaylaştıran modelleri mevcut. A9 ve A7 serileri çok büyük kitlelerce benimsendi. Fonksiyonel anlamda da neredeyse eksiksiz modelleri olan iki seri de gerçekten bir sanatçı için büyük nimet. Modelleri seçerken dikkat etmeniz gereken şey ise video için mi fotoğraf için mi kullanacaksınız bunu bilmek. Çünkü Sony bazı modellerinde video performansına yönelik hassasiyet gösterirken bazı modellerde fotoğraf konusunda kusursuzluğu hedef almış durumda.
Sony'nin yanı sıra en çok ismini duyduğumuz aynasız makine üreticilerinden birisi de Fujifilm. Tam boyutlu (full frame) sensör kullanmasalar da kullandıkları X-Trans CMOS sensörleri sayesinde APS-C boyutlu olmasına rağmen ayırt edilemeyecek kadar iyi performans sağlayan kameralar üretmeyi başardılar. X serisi de yine dünya çapında tanınmış birçok fotoğrafçı tarafından kullanılıyor ve övgüler alıyor. En çok tercih edilen modelleri X-T1 ile başlayan X-T2 ile büyük ses getiren ve videoda da başarısını kanıtlayan X-T3 modelidir. Daha önce blogumda inceleme yazısını paylaştığım X-H1 de çok iyi bir model. Bunun yanı sıra daha çok sokak fotoğrafçılarının tercihi olan X-Pro3 de kendine has havasıyla adından sıkça söz ettiriyor.
Bu iki büyük Japon firmasının ardından iki büyük dev daha geliyor ki bu ikili fotoğraf makinesi denince akla gelen ilk isimleri taşıyor. Nikon ve Canon. Yıllardır süre gelen 'Nikon mu Canon mu?' sorusuna gölge düşürmese de aynasız denince akla ilk gelen firmalar onlar değiller maalesef. Ama son senelerde ürettikleri yeni aynasız seriler çok iddialı gerçekten.
Canon EOS R serisiyle piyasaya ben de varım derken kameralarının küçük boyutlu olmasını isteyen kullanıcıları da unutmadan EOS M serisini de piyasaya sürdü. M serisi son dönemlerde bireysel kullanıcılara fotoğraf ve video anlamında gayet yardımcı olsalar da esas seri olan R serisi çok iyi bir giriş yaptı diyebiliriz. Üstelik R serisi alanlar daha önce kullandıkları objektifleri, duyurulan 3 farklı adaptörden birini kullanarak bu seriye taşıma imkanı buldular. Kullanıcılarından bu seri ile ilgili bazı eksiklikler olduğu yorumları gelse de çok genç bir seri olduğunu unutmamak gerek. Ben şahsen R serisinden oldukça ümitliyim. Zaten Canon marka olduğu için kullanıcısının sesini dinleyecek ve çok daha iyi modellerle gelecektir diye düşünüyorum.
Nikon da bu büyük pazarı uzun süre göz ardı edemedi. Aynasız serilerine onlar da Z serisi ile giriş yaptı. Z6 ve Z7 gibi iddialı iki modelle karşımıza çıkan Nikon da dünya çapında fotoğrafçıların iştahını kabartmayı başardı. Nikon'un özellikle keskinlik konusundaki başarısını düşünecek olursak Z7 bize büyük umutlar aşılıyor. Canon gibi Nikon da bu modellerine bir adaptör takarak tüm Nikon lenslerle uyumlu çalışma imkanı sağlıyor.
Panasonic markası da adını çokça duymasak da Lumix serisi makineleri ile iyi işler çıkaran bir marka. Aslında uzun yıllardır onlar da pazarda kendilerine yer buluyorlar ancak ülkemizde etkinliklerini çok duyamıyoruz. Yine de görüntüleme cihazları arasındaki saygın yerinden dolayı es geçmememiz gerektiğini düşünüyorum.
Ara Güler'in de kullandığı bir marka olan Leica'yı unutursak ayıp olur. Her ne kadar onlar inanılmaz yüksek fiyatlı makineler üreterek bize ayıp etmiş olsalar da Leica fotoğraf makineleri arasında en önemli markalardan birisidir tabi ki. Çok fazla dokunma imkanımız olmasa da Leica M serisi de çok güzeldir diyerek geçelim meşhur Leica'yı :)
Markaları saymakla bitiremeyiz tabi. Olympus, Samsung, Kodak gibi markaların yanı sıra aynasız makine ürettiğini bildiğim en şaşırtıcısı Xiaomi olmuştur.
Saydığımız tüm marka ve modellerin neredeyse hepsinin ortak özelliği hepsinde kablosuz aktarım ve dokunmatik ekran gibi kullanışlı özelliklerle birlikte geliyor olmasıdır. Bu tip ek güzellikler aynasız makinelerin daha fazla kitlelere ulaşmasına büyük katkı sağlıyor.
Peki hangi aynasız makineye sahip olmalıyız?
Bahsettiğim gibi herkesin makinesinden beklentisi farklıdır. Eğer taşınabilir ve hızlı modeller arıyorsanız Canon M50, Fujifilm X-T30, Nikon Z50, Sony A6500, Olympus E-M10, Panasonic DMC-GH3 gibi seçenekleri değerlendirebilirsiniz. Ama aradığınız şey tam performans ve kullanışlılıksa Canon EOS R, Nikon Z7, Fujifilm X-H1, Sony A7R3, Panasonic DC-S1RM gibi seçenklerden biri sizin için daha iyi olacaktır. Tabi bu seçenekleri düşünürken amacınızın video çekmek mi yoksa fotoğraf çekmek mi olduğunu da hesaba katmanız gerek. Sonuçta hangi makineyi kullanırsanız kullanın bakış açınız size aittir ve sizi siz yapan neyi nasıl çektiğinizdir unutmayın. Bunu da kamuoyunu bilgilendirmek maksatlı buraya yazarak paragrafı kapatıyorum :)
Özetle sürekli gelişen teknoloji ile makinelerin dünyasında aynasız modellerin hızla daha fazla kullanılmaya başlandığını gözlemliyoruz. Sebebi belki de küçülen kamera sistemleri dünyasında kaliteden ödün vermeyişleri de olabilir. Herkesin cebinde bir kamerasının olduğu bu dünyada elbette küçük kamera tercih ediliyor olması normaldir. Umalım ki makineler küçüldükçe kaliteden ödün vermemeye devam etsin ve herkes bu yalan dünyada güzel fotoğraflar çekebilsin. 'Hayat kısa hepimiz bir gün toprak olup gideceğiz'e bağlayarak saygılarımı sunuyorum. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere diyorum :)
Comments